AÄŸzımızla kuÅŸ tutsak dahi…
Kalemimizden kan damlasa dahi…
VurduÄŸumuz yerden ses getirsek dahi…
Kılıcımızın önü de arkası da kesse dahi…
Bizi yazınca yer yerinden oynasa, bazıları kaçacak delik arasa dahi…
Biz yazınca bazıları MaraÅŸ’ta duramayacak olsa dahi…
Bilgisayarımızdan sitelere düÅŸen cümlelerimiz kılıçtan keskin olsa dahi…
Okura yaranamazsınız.
Bizim MaraÅŸ’ta böyle özellikle, aÄŸzını açan, ‘MaraÅŸ’ta basın yok’ der. Bilse de bilmese de kafadan sallar. PeÅŸinen katleder bizi, daraÄŸacına çeker. Basından tanıdığı isim de bir elin parmağı kadar ya var, ya yok…
Basın yok der ama yine sıkıştığında, kendince önemli gördüÄŸü bir meselenin aydınlığa kavuÅŸmasında ilk aklına gelen sen olursun. EleÅŸtirse de, yok hükmünde saysa da, seni okumadan, yazılarına göz gezdirmeden geri kalmaz.
DoÄŸruları, kendi yorumlarını azarsın, varsa bilgili-belgeli meseleleri gündeme taşırsın, adının önüne ‘ÅŸantajcı’ etiketini ekleyiverirler anında.
Ya da yazına konu ettiÄŸin, haberini yaptığın kiÅŸi, kurum, siyasetçi her neyse, tanıdığıdır, arkadaşı, mahallelisi, akrabasıdır, dudak büker, ‘zaten bunun ne mal olduÄŸu belli, yine çakmış birine!’ diyerek seni ucuza satıverir düÅŸünmeden, pazarlık etmeden.
O bakımdan, yazdıklarınızla birilerinin bazen incindiÄŸi oluyor. Fincancı katırlarını ürkütüyorsunuz, arının kovanına çomak sokuyorsunuz, bu da bazılarının iÅŸine gelmiyor.
Åžimdi kalkıp, ünlü kiÅŸilerin de içinde olduÄŸu birkaç uygunsuz videodan, kasetten söz etsem, birilerinin birilerine veya birkaç kiÅŸiye ÅŸantaj yaptığını iddia etsem, abooooo, ne kadar da çok meraklısı varmış, balıklama dalacaklar.
‘kim bunlar, kim bunlar…’ diyerekten… ‘Hani nerde, sende var mı?’ diyecekler.
Magazini seviyoruz ya, ondan…
Mesela yani…
O nedenle, kendimizi boÅŸa hırladığımız olur çoÄŸu zaman. Telaşımız, günlük yazı yetiÅŸtirme çabamız kamuoyunda pek raÄŸbet görmez. KuÅŸkusuz her gün takip eden, okuyan, yorum atan sürekli okurlarımız, takipçilerimiz yok deÄŸil. Ama azınlıkta. Kaldı ki okumayı sevmeyen, hele hele eleÅŸtiriye tahammül etmeyen bir yapımız, bir yanımız varken, bizlerde ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamazken, bu ÅŸehirde doÄŸruları, yanlışları, hataları, basiretsizlikleri, dengesizlikleri yazsan ne olur, yazmasan ne olur!
O suruk’tan teyyare, selam söyle o yâre…
Not: suruk; Arapça çalı-çırpı veya sırık demek.
2. Not: Yazıdaki baÅŸlık, baÅŸkan geçinen biri için de geçerli...